ShopDreamUp AI ArtDreamUp
Deviation Actions
"Sülümaan" dedi baygın bakışlarla etine dolgun sarışın kadın. "Sülümannn"
Kutsala hakaret ettiği için dövdüler kadını.
"eskisinden daha güzel oldu" dedi Kültür Bakanı.
Puslu bir hava vardı ülkede ve insanlar "doğru" dedikleri şeyi yakaladıklarında yere yatırıp sahip olacaklardı .
Doğrucuydu insanlar, ne güzeldi...
----
Le Corbusier için şöyle derlerdi: "her yaptığı binadan sonra bir de kitabını yazar !" Üstad neredeyse her yapısından sonra bir kitap çıkartıp mimari yaklaşımını açıklıyordu. Pratik ve teori atbaşı gidiyordu. Sanki bir projede odaklandıkça katman katman açılan algısal sorunlar bir yapıyla çözümlenemeyince basitçe anlatmak, yazmak, hacimlere işleyemediğini sayfalara kaydetmek ve devam etmek gerekiyordu. Yoksa kayboluyordu sanki. Durursan silikleşiyordun.
standart.fm sitesinde kaybedenler klübü yayın yapıyor. kaybettiyseniz eğer...
ya yaratıcılığınızı kaybettiyseniz?
"Kaybettim kendimi, ne olur bul beni"
Orhan Gencebay bir daha "hatasız kul olmaz" yazamıyor mı? Özgün versiyonu nasıl sağlam bir işmiş.
karışıkmış aklım, böyleymiş yazdıklarım...
Kutsala hakaret ettiği için dövdüler kadını.
"eskisinden daha güzel oldu" dedi Kültür Bakanı.
Puslu bir hava vardı ülkede ve insanlar "doğru" dedikleri şeyi yakaladıklarında yere yatırıp sahip olacaklardı .
Doğrucuydu insanlar, ne güzeldi...
----
Le Corbusier için şöyle derlerdi: "her yaptığı binadan sonra bir de kitabını yazar !" Üstad neredeyse her yapısından sonra bir kitap çıkartıp mimari yaklaşımını açıklıyordu. Pratik ve teori atbaşı gidiyordu. Sanki bir projede odaklandıkça katman katman açılan algısal sorunlar bir yapıyla çözümlenemeyince basitçe anlatmak, yazmak, hacimlere işleyemediğini sayfalara kaydetmek ve devam etmek gerekiyordu. Yoksa kayboluyordu sanki. Durursan silikleşiyordun.
standart.fm sitesinde kaybedenler klübü yayın yapıyor. kaybettiyseniz eğer...
ya yaratıcılığınızı kaybettiyseniz?
"Kaybettim kendimi, ne olur bul beni"
Orhan Gencebay bir daha "hatasız kul olmaz" yazamıyor mı? Özgün versiyonu nasıl sağlam bir işmiş.
karışıkmış aklım, böyleymiş yazdıklarım...
Bosluga Oykuler 1
Kız, ışık küresine doğru ellerini kaldırdı. Bilmediği şeyler onu cezbediyordu. Elleri yanıyor, canı acıyor ama kendine engel olamıyordu. Ömrü bu loşluklar ülkesinde bir pervane misali ışığın peşinde koşarak geçmişti.
Yukarıda cennet vardı biliyordu. Ama orada bulunması gereken mutluluk yerine, insanları boğan görünmez bir sel gibi tatminsizlik yer alıyordu. Ellerindeki şeyin daha çoğunu istiyorlardı, daha çoğunu , daha çoğunu.
Aşağıdaki dünya ise korkunç ve ac
DiP
Dip çıktı. 106 sayfalık siyah beyaz bir iş. Dağıtım çok yavaş gidiyor, ama yine de olmadık yerlerde kitapla karşılaşabilirsiniz.
Misafirler
Yokuşun altındaki çimenlikte hep arabaya hedef olarak seçtiğim uzaktaki yaşlı selvinin tam önünde, perspektif gereği koca ağacı kapatan bir leylek vardı bu sabah. Ne çekilden ne küfürden anlar. "geldi yine" dedim kendi kendime. Arka koltukta oturan ve benim kendi kendime ağzımın içinde yuvarladığım mırıldanmalara alışkın çocuklar hiç iplemedi. Ama bahar geliyordu.
Şimdi işin yoksa dışarılarda dolaş, denize çakıl fırlatmak için kumsala git, pabuçların kum dolsun, çiçekle böcekle beraber sinekler de u
Vur Kac Hikayeler - 2
IŞIK ŞEHRİNİN PEŞİNDE (YA DA BİR ALDATMA HİKAYESİ)
Deniz kıyısında düşünemezsin. Bakarsın sadece. Yüreğinde bir ağırlık, kafanda, karanlık köşelerin ardında bekleyen büyük bir makina işlerken tıkır tıkır ve tam da düşünmenin zamanı gelmişken, düşünemezsin. Deniz kıyısında olmaz, boş sayfalarında gezinir gibi bir kitabın, bakarsın. Nafile bir ipucunun peşinde. Sırtını dönersin, deniz peşini bırakmaz bu sefer. Vurup duran dalgalar
© 2012 - 2024 hakantacal
Comments0
Join the community to add your comment. Already a deviant? Log In