ShopDreamUp AI ArtDreamUp
Deviation Actions
Sabah herkes uykudayken daha, ben uyandım. Yumuşak, aylak uyanışı değil, geç kaldım telaşı uyanışı. Uykudan uyanıklığa geçiş değil, uyuyordum şimdi uyumuyorum keskinliği. Her sabah zar zor kalkan çocukların tatil sabahındaki uyanışı gibi net, erken bir kopuş.
Odadan çıktığımda evin hep kapalı duran bazı ışıkları açıktı. Merdiven aplikleri, alt kat, giriş. Sokak kapısına baktım, pervazıyla kanadın garip bir açı farkı var. Dokundum kanada, titredi; Kapı açıktı. Tamamen açıp baktım dışarıya. Boşluk.
Hırsız mı acaba? Daha önce kapının yoklanmışlığı var biliyorum, ahşap kaplamasına kanıp aralamaya çalışan biri çeliği farkedince çekip gitmişti. Bu sefer başardı mı acaba? Mahremiyetin işgaline karşı şaşkın bir öfke bulutu asılı kalıyor havada. Kapıyı inceliyorum, hiç bir zorlama işareti yok, yerde ayak izleri arıyorum, yok. yok. Telaşla çocukların odaları. uyuyorlar. Bu iyi, herşey yerli yerinde. Olağanüstü bir durum yok. Yalnız ışıklar, yalnız kapı, yalnız ruhumda kemirgen bir huzursuzluk. Duruyorum salonda. Zaten eve biri yaklaşsa köpekler ayağa diker herkesi. Yalnızca tanıdıklarına havlamıyorlar. Tanıdıkları ise çok az. Benim ve köpeklerin ortak noktası bu.
Sızmadan önceki günün izi düşüyor benliğime. Dünde yine yenilgi vardı. Tanıdık. Tanıdıklarım ne çok. Az tanıdıklarıma çok tanıdıklarımdan bahsedebilmek isterken sustum hep. Hayattan sessizce geçtim. Sonra cart diye açılan ağır perdelerden boşalan güneş gibi bir aydınlanma...
Merdivenden girişe kadar açık bütün ışıklar, sokak kapısı, sonra köpekler...
Bata çıka yollarda
Çamur çamur
Gri bulutlarında göğün
Gözlerinde yeşil yeşil
Köpekler mi
Köpekler mi
Köpekler mi dedin?
Kimse gelmedi eve. Hiç kimse. Ben uyurken, bilincim, tarihim ve coğrafyam uyurken biri kalktı gidişinin yolunun ışıklarını açarak ve kapıyı sadece örterek çıktı evden. (ki bilirsiniz kapama ile örtme arasında büyük fark vardır. Takip edeceksin der biri)
Köpekler havlamadı ona.
O olasılığı hep tanıyorlardı.
Odadan çıktığımda evin hep kapalı duran bazı ışıkları açıktı. Merdiven aplikleri, alt kat, giriş. Sokak kapısına baktım, pervazıyla kanadın garip bir açı farkı var. Dokundum kanada, titredi; Kapı açıktı. Tamamen açıp baktım dışarıya. Boşluk.
Hırsız mı acaba? Daha önce kapının yoklanmışlığı var biliyorum, ahşap kaplamasına kanıp aralamaya çalışan biri çeliği farkedince çekip gitmişti. Bu sefer başardı mı acaba? Mahremiyetin işgaline karşı şaşkın bir öfke bulutu asılı kalıyor havada. Kapıyı inceliyorum, hiç bir zorlama işareti yok, yerde ayak izleri arıyorum, yok. yok. Telaşla çocukların odaları. uyuyorlar. Bu iyi, herşey yerli yerinde. Olağanüstü bir durum yok. Yalnız ışıklar, yalnız kapı, yalnız ruhumda kemirgen bir huzursuzluk. Duruyorum salonda. Zaten eve biri yaklaşsa köpekler ayağa diker herkesi. Yalnızca tanıdıklarına havlamıyorlar. Tanıdıkları ise çok az. Benim ve köpeklerin ortak noktası bu.
Sızmadan önceki günün izi düşüyor benliğime. Dünde yine yenilgi vardı. Tanıdık. Tanıdıklarım ne çok. Az tanıdıklarıma çok tanıdıklarımdan bahsedebilmek isterken sustum hep. Hayattan sessizce geçtim. Sonra cart diye açılan ağır perdelerden boşalan güneş gibi bir aydınlanma...
Merdivenden girişe kadar açık bütün ışıklar, sokak kapısı, sonra köpekler...
Bata çıka yollarda
Çamur çamur
Gri bulutlarında göğün
Gözlerinde yeşil yeşil
Köpekler mi
Köpekler mi
Köpekler mi dedin?
Kimse gelmedi eve. Hiç kimse. Ben uyurken, bilincim, tarihim ve coğrafyam uyurken biri kalktı gidişinin yolunun ışıklarını açarak ve kapıyı sadece örterek çıktı evden. (ki bilirsiniz kapama ile örtme arasında büyük fark vardır. Takip edeceksin der biri)
Köpekler havlamadı ona.
O olasılığı hep tanıyorlardı.
Bosluga Oykuler 1
Kız, ışık küresine doğru ellerini kaldırdı. Bilmediği şeyler onu cezbediyordu. Elleri yanıyor, canı acıyor ama kendine engel olamıyordu. Ömrü bu loşluklar ülkesinde bir pervane misali ışığın peşinde koşarak geçmişti.
Yukarıda cennet vardı biliyordu. Ama orada bulunması gereken mutluluk yerine, insanları boğan görünmez bir sel gibi tatminsizlik yer alıyordu. Ellerindeki şeyin daha çoğunu istiyorlardı, daha çoğunu , daha çoğunu.
Aşağıdaki dünya ise korkunç ve ac
DiP
Dip çıktı. 106 sayfalık siyah beyaz bir iş. Dağıtım çok yavaş gidiyor, ama yine de olmadık yerlerde kitapla karşılaşabilirsiniz.
Misafirler
Yokuşun altındaki çimenlikte hep arabaya hedef olarak seçtiğim uzaktaki yaşlı selvinin tam önünde, perspektif gereği koca ağacı kapatan bir leylek vardı bu sabah. Ne çekilden ne küfürden anlar. "geldi yine" dedim kendi kendime. Arka koltukta oturan ve benim kendi kendime ağzımın içinde yuvarladığım mırıldanmalara alışkın çocuklar hiç iplemedi. Ama bahar geliyordu.
Şimdi işin yoksa dışarılarda dolaş, denize çakıl fırlatmak için kumsala git, pabuçların kum dolsun, çiçekle böcekle beraber sinekler de u
Vur Kac Hikayeler - 2
IŞIK ŞEHRİNİN PEŞİNDE (YA DA BİR ALDATMA HİKAYESİ)
Deniz kıyısında düşünemezsin. Bakarsın sadece. Yüreğinde bir ağırlık, kafanda, karanlık köşelerin ardında bekleyen büyük bir makina işlerken tıkır tıkır ve tam da düşünmenin zamanı gelmişken, düşünemezsin. Deniz kıyısında olmaz, boş sayfalarında gezinir gibi bir kitabın, bakarsın. Nafile bir ipucunun peşinde. Sırtını dönersin, deniz peşini bırakmaz bu sefer. Vurup duran dalgalar
© 2011 - 2024 hakantacal
Comments0
Join the community to add your comment. Already a deviant? Log In